| Kurtadam / Kurtkadın Alımları | |
|
+36London Northcote Asana Qinghai Ralphina Mcintyre Gabriele Vescovi Jovanka Durkovic Lester Marc Chloë Chauvet Wayne Thomas Fliegel Van Zander Barrons Slyvi Jukantytär Veera Carlisle Andiya Kaila Dupont Nicki Marco Caine Langeais Ofélia Marcelline Kyle Forman Fridjof Jørgen Raven Orlov Stasia di Raniari Seth O'Hara Rosamund Sagewell Clarissa Aure Charisma Harper Krasimir Draganov Viktor Laufeyson C. Sturm Gaez Ana Jørgen Roza Pravdin Purdie Carmichael Antonio Redmond Oliver Carter Redmond Percy R. Redmond Sedona Treveaux Xavier John Redmond Eileen 40 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Eileen Yönetim
Mesaj Sayısı : 378 Kayıt tarihi : 28/03/13
| Konu: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Cuma Eyl. 13, 2013 10:20 pm | |
| - Kod:
-
[b]Karakter İsmi:[/b] [b]Karakter Yaşı:[/b] [b]Kurtkadın/Kurtadam:[/b] [b]Örnek Rp:[/b] | |
|
| |
Xavier John Redmond Büyücü
Mesaj Sayısı : 14 Kayıt tarihi : 31/07/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 12:14 pm | |
| Karakter İsmi: Xavier John Redmond Karakter Yaşı: Yirmi beş. Kurtkadın/Kurtadam: Kurtadam Örnek Rp:Harry Potter kurgulu bir rpdir. Kurtadam kurgulu olucaksa değiştiririm. - Spoiler:
Büyüleyici siyah bir kuş pencerenin önünden huşuyla geçiyordu. Onun havada süzülüşünü izlemek insanın üzerine inanılmaz bir mutluluk salıyordu. Uçmak, özgür olmak. Xavier bu duyguyu hissetmeyeli epey olmuştu. İçindeki isyankâr ruh çığlıklarla hemen Quidditch sahasına gitmesini istiyordu. Bu mutluluğu teninde tekrar hissetmek bedenini kapladığını görmek istiyordu. Mutsuzlukla dışarıdaki havaya baktı. Sabahın tüm güzellikleri ve Ekim' in tüm kasvetini toplamış Xavier’ı isyana davet ediyordu. Bugün Ekim'in son günüydü ve belkide bir kaç ay içinde görebilecekleri son güneşli gündü. Gözlerinde elle tutulabilir bir mutsuzluk vardı. Kendini hapsedilmiş gibi hissediyordu. Özgürlüğü kısıtlanmıştı. Tek görüş günleri ise Çarşamba'larıydı. Onun da gelmesine daha 4 gün vardı. Henüz Quidditch maçları da başlamamıştı. Ruhu sıkılıyordu. Kalbide ona eşlik eder gibi az atmaya başlamıştı. Damarlarında kanının akmasını sağlamanın tek çaresi vardı. Vücuduna hava desteği vermek. Pencerenin yanındaki koltuğu ayaklarıyla iterek doğruldu. Vücudunda somut bir istek dolaşıyordu. Yaşamasının tek çaresinin ne olduğunu bilen ölüme mahkûm bir tutuklu gibiydi. Yatakhaneye ilerleyerek yatağının yanında komodinin kenarına koyduğu süpürgesini aldı. Süpürgesinin pürüzsüz sapını elinde dolaştırırken ateşin vücudunda kalbine doğru ilerlediğini hissedebiliyordu. Gözlerinde kimsenin anlam veremeyeceği bir ışık parıldıyordu. Bunu sadece bir Quidditch Oyuncusu anlayabilirdi. Süpürgesinin ucuna altın harflerle işlenmiş yazıya baktı; "Ateşoku" . Yüzündeki gurur ve kibir karışımı duyguyla yatakhanenin soluk kahverengi kapısını açarak ortak salona ilerledi. Ateşokunu aldığı günü hatırlıyordu. Öyle mutluydu ki. Daha önce hiç şeker yememiş bir çocuk gibi ilk kez süpürgeye bindiğini hissetmişti. Daha önce hiç bu kadar muhteşem bir hediyesi olmamıştı. Şimdilerde pek rövanşta bir süpürge olmasa da o günlerde alabilmek için dükkânın önünde kuyruk olurdu. Ateşoku gibi bir kaç süpürge daha çıkmıştı. Ama Ateşokları popülerliklerini hep korumuştu. Hala en çok kullanılan süpürgeler arasındaydı. Xavier onu ellerinde kırılacak bir eşya gibi taşıyarak portre deliğinden tırmandı. Giriş Salonundaki araziye açılan büyük ve ihtişamlı kapıya doğru ilerledi. Heyecanlı bir kalabalık onu içine çekmeye hazır gibiydi. Ama o onlara aldırmadan arazinin muhteşem havasıyla ciğerlerini doldurdu. Herkes bu akşam ki balo için heyecanlıydı. Durmadan kostümleri ve saçları hakkında konuşuyorlardı. Xavier onları duymamaya çalışıyordu. Çünkü kendisi de onlar gibi baloya hazırlanmalıydı ve bu süreç onun havada kalacağı zamanı daraltıyordu. Diğerleri gibi heyecanlı değildi. Ama etrafa yayılan söylentilere göre şimdiye kadar ki en muazzam balo olacaktı. Bu Cadılar Bayramı Büyük Salon' da kutlanmak yerine Balo Salonunda kutlanılacaktı. Xavier bunu duyduğunda söylentilerin gerçek olabileceği kanısına varmıştı. Balo Salonu, içinde her türlü gösteriyi sağlayabilecek kadar büyüktü ve çeşitli sihirlerle donatılmıştı. Xavier en son Balo salonuna girdiğinde ne için orada bulunduğunu hatırladı; Savaşta ölen kahramanlar için yas töreni. Balo ağlıyor gibi görünüyordu. Slytherin'lerin bile üzüldüğü görülebiliyordu. Ki bu odanın sihrinin bir parçası gibi görünüyordu. Oda kendini içindeki kutlama ve anma gibi törenler için hazırlıyordu.
Gecenin nemiyle ıslanmış çimleri ezerek Bekçi kulübesinin arkasındaki patikadan Quidditch sahasına ilerliyordu. Yasak Orman çekiciliğini ve gizemlerini kullanarak insanları içine çekmeye çalışıyordu. Öğrenciler arazinin ıslaklığına aldırmayarak çimlere yayılmıştı. Xavier' de onlar gibi bu ortamın etkisindeydi. Öğleden sonraki dersler iptal edilmişti. Ki bu da bu Cadılar Bayramı' nın Hogwarts' ın tarihine geçeceğinin bir kanıtıydı. Ayaklarının altında ezilen çimlerin seslerinin dışında sessizlikle Quidditch Sahasına ilerledi. Artık adımlarını çamurlaşmaya başlamış toprakta atıyordu. Vücudunu kaplayan bir sıcaklık ellerine doğru ilerledi ve Ateşokunu istemsizce kaldırmasını sağladı. Xavier Ateşokuna atladığında tüm hapsedilmişliğinin üzerinden gittiğini hissetti. Neşeyle çığlık attı. Hava onu sevinçle kucaklamıştı. Gökyüzüne doğru hızla uçtu. Ateş oku hızlandıkça o sesini daha da yükseltiyordu. Gülümseyerek Tutucu çemberlerinin içinden geçti. Kahkahalarıyla sarsılan Quidditch sahası onu bırakmaya niyetli değildi. O da onu. Elinde olmadan gülümseyip çığlıklar atarak Ateş okunun havayı yararken çıkardığı sesleri kuvvetlendiriyordu. O kendini kaybetmişken saatinin tik taklarını duyamıyordu. Zaman gittikçe ilerliyordu. Bir saat sonra Cadılar Bayramı Balosunun başlayacağının farkında bile değildi. Nefes almak ve vücudunu dinlendirmek için havada birkaç saniyeliğine durakladı. Beyninde biraz önce ona buraya gelmesini söyleyen şimdi ise kızgınlığa bürünmüş bir ses saate bakmasını söylüyordu. İstemsizce sol elini kaldırıp kıyafetinin kapattığı saati gün ışığına çıkardı. Gözleri dehşetle açıldıktan bir saniye sonra yere dalışa geçti. Toprağı ezerken gittikçe hızlanıyordu. Artık koşmaya başlamıştı ki arazinin bittiği noktaya, Hogwarts kapısına vardı. Arazinin havasını son bir kez ciğerlerine çekerek Hogwarts’ın heyecan kokan havasına daldı. İnsanlar telaş içinde koridorlarda koşturuyordu. Birçoğu kıyafetlerini giymişti bile. Xavier onların yanından geçerken büyük bir tezat oluşturuyordu. Diğerleri kostümlerini üzerine geçirmişken o terli eşofmanlarıylaydı. Koridor boyunca koşup ortak salonuna vardı. Ev cinlerinin telaşlı sesleri duyulabiliyordu. Portre deliğini hızla açarak içeriye daldı. Arkadaşlarından bazıları ona şaşkınlıkla seslenirken o elini aceleyle sallayarak yatakhaneye koştu. Dün gece hazırladığı kıyafeti gardıropta asılı duruyordu. Ama önce sıcak bir duşa girmeliydi. Buna zamanı yoktu. Bildiği tüm sihirleri zihninde gözden geçiriyordu. En sonunda sık kullanılan bir sihir aklına geldi. Asasını vücudunun etrafında gezindirerek; "Aklapakla" diye mırıldandı. Vücudundaki kirler vantuzla emilirmiş gibi asasının içine ilerlerken o temizlendiğini hissediyordu. Şimdi temizlenmiş olan vücuduna en sevdiği parfümünü sıkarak kıyafetini giyindi. Saçları kendisinden geçmiş gibi görünüyordu.
Adımlarını kendinden emin bir şekilde ortak salona çevirdi. O içeriye girdiğinde birçok bakışı üzerinde hissedebiliyordu. Utangaç bir gülümseme suratını kaplarken çekingen bir şekilde portre deliğinden tırmandı. Bu kıyafetle çok zor oluyordu. Aslında kesimi kolay hareket edebilmeyi sağlıyordu. Ama Xavier böyle bir kıyafeti ilk kez giyiyordu. Kendini şimdiye kadar hiç olmadığı gibi hissediyordu; Yakışıklı ve çekici. Koridorlardan geçerken bakışlar üzerine çevriliyordu. Suratının kırmızıya dönüştüğünü hissedebiliyordu. İçinden Keşke bu olmasa diye diliyordu. Ama bu gecenin böyle geçeceği belliydi. Ona yüzyıllarmış gibi gelen birkaç dakika sonra Balo Salonunun kapısı gözüktü. Salonun ışıklandırması koridora yansımıştı. Daha salona girmeden içini bir heyecan bürüdü. Salon bitene kadar görevlilerden başka kimse görememişti. Birçok kişi içeri akın ediyordu. Xavier kapıdan içeriyi adımladığında nutkunun tutulduğunu fark etti. Hogwartsta daha kaç tane sürpriz yaşayacaktı. Hayatı boyunca hiç böyle bir görkem görmemişti. Zorlukla yutkunarak etrafına bakınıyordu. Keşke 10 tane gözüm olsaydı diye düşündü. Çünkü etrafı bir an önce gözlemleyebilmeyi istiyordu. Oda siyah ve kırmızının aşkıyla döşenmişti. Salonun ışıklandırması on metre yukarıda süzülen oyulmuş devasa balkabaklarının içinden gelen ışıkla yapılıyordu. Masalar oyulmuş devasa balkabakları şeklinde dizayn edilmişti. İnsanlar içine girip oturabiliyorlardı. Siyah perdeler pencerelerin etrafından dolanıyor ve odayı bir çadıra dönüştürüyordu. Dans pisti salonun büyük bir kısmını kaplıyordu ve dans pistinin üzerinde muazzam bir ışıklandırma vardı. Burayı Muggle'ların deyimiyle; bir Diskoya dönüştürmüşlerdi. Xavier şaşkınlık içinde masalardan birine geçti.
| |
|
| |
Sedona Treveaux Dükkan Sahibesi
Mesaj Sayısı : 5547 Kayıt tarihi : 30/03/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 12:32 pm | |
| | |
|
| |
Percy R. Redmond Kurtadam
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 14/09/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 12:53 pm | |
| Karakter İsmi: Percy R. Redmond Karakter Yaşı: 20 Kurtkadın/Kurtadam: Kurt Adam Örnek Rp:Soğuk bir akşam gecesiydi. Lapa lapa kar yağıyordu. Woodrow sokağı hatırı sayılır derecede beyaza bürünmüştü ve yılların eskittiği Han'ın o meşum tabelası, o Han'a her girecek kişinin görüp vazgeçtiği kahverengiye çalan tabela o eski hızından yoksundu. Hızla yağan kar onu tutmuş sallanmasına izin vermiyor gibiydi. Jack McMurdo; kalın, rengi solmuş ve ayı derisinden yapılmış, ayaklarına kadar inen paltosunu giymişti. Palto eski olsa da bu soğuk ve karlı havada onu sıcak tutmaya yetiyordu. Zaten sıcak tutmasa da bu soğuk havada giyecek başka bir şeyi yoktu. O ihtişamını yıllar önce kaybetmişti. Nasıl da iyi hatırlıyordu o günü. Çıkan o yangın hemen evinin başucunda ki saat kulesinde gerçekleşmişti. Gece yarısıydı herhalde, nedenini kimsenin bilmediği bir nedenden dolayı çıkmıştı yangın. McMurdo ilk başta neler olduğunu anlamamıştı, sıcacık olan yatağı ve iyice bastıran uykusu bunu engellemişti. Fakat daha sonra burnuna gelen yanmış lastik kokusu neredeyse nefesini kesmiş, onu uykusunda boğmuştu. Yinede hâlâ anlamamıştı neler olduğunu, hâlâ yatağından çıkmak istememiş ve yangını kabullenmemişti. Ancak karısının ve çocuklarının haykırışları ile yatağını terk edebilmişti. Hızla yanlarına koşmuş ve evi terk etmelerini söylemişti. O sırada yangın ise çoktan evlerinin içine sızmış, evdeki eşyalarını tek lokmada yutuyordu. Buda yetmezmiş gibi McMurdo'nun ailesini de istiyordu. Fakat McMurdo buna izin vermemek için her şeyi denemişti. Onları iki katlı evden sağ salim dışarı çıkarmış ve yaşlı çiftçi John Douglas'a teslim etmişti. Hızla yangını söndürmeye çalışan bahtsız insanların yanına koşmuştu. Yangın İtfaiyenin gelmesiyle kısa sürede söndürülmüştü. Fakat McMurdo John Douglas'ın yanına gittiğinde olanları duyunca acısı hiç sönmeyecekti. Ailesi, saat kulesinden kopan bir parçanın üstlerine düşmesiyle yok olmuştu, Douglas ise santimlerle yanmaktan kurtulmuştu. Bunu duyan McMurdo, bu yetmezmiş gibi bir de evinin harabeye döndüğü ve içinde sakladığı paraların yandığı haberini almıştı. Hayatta ki varlıkları sönüp giden yangınla beraber sönüp gitmişti ve bir daha hiç geri gelmeyecekti. Bunları düşüne düşüne bir türlü durmayan karın altında Han'ın üstüne üstüne yürüyordu. Han'ın kapısının aralığından bir ışık huzmesi çıkıyor ve McMurdo'nun yüzünü görünce duruyor sonra da kaybolup gidiyordu. Kapının kolunu yavaşça çevirdi, çevirirken aklına kendi evinin kapısının tokmağını çevirdiği anlar geldi. Fakat çabucak bu düşüncelerden sıyrıldı. Ve Han'ın içine girdi. Odada ki tek ışık kaynağı sağ tarafta bir masanın üstüne yerleştirilmiş mumdu. Fakat etraf iyice seçilebiliyordu. Sağa ve sola düzgünce yaklaşık otuz tane tahta masa ve etraflarına dört tane de tahta sandalye yerleştirilmişti. Tam karşıda uzunlamasına bir masanın arkasında Han sahibi John Douglas ayakta duruyor ve içki bardaklarını parlatıyordu. masanın hemen yanında üst kata çıkan tahta merdivenler vardı. Camların perdeleri örtülmüştü ve perdeler yıpranmıştı, bir zamanlar kahverengi bir görüntü sergiledikleri belli oluyordu. John Douglas'ın durduğu uzun masanın hemen solunda ise üstünde yazı yazmayan tahtadan bir kapı duruyordu. Kapı da aynı masalar gibi tahtadandı ve gizemli duruyordu. Douglas, McMurdo'nun geldiğini ancak birkaç saniye sonra McMurdo'nun tahta zemine ayak basmasıyla anlamış olacaktı ki, parlattığı bardaktan kafasını kaldırıp McMurdo'ya bakdı. Yüzünde hafifçe bir tebessüm oluşturdu ve yeteri kadar parlayan bardağı masanın altında McMurdo'ya görünmeyen bir yere yerleştirdi. Ardından yavaşça McMurdo'nun yanına geldi. McMurdo işte o an adamın ne denli yaşlanmış olduğunu fark etti. Yangın gerçekleştiğinden on beş yıl bu yana ilk kez onun adresini bulabilmişti. O zamanlar elli yaşlarında bir çiftçiydi, fakat şimdi altmış beş yaşına basmıştı. Buna rağmen on beş yıl öncesinden pek de yaşlanmış göstermiyordu. O zamanlar orta boyluydu ve yeterince saçları vardı, şimdi de aynen öyleydi. Masmavi gözleri hâlâ insanı delip geçiyordu. "McMurdo. Eski dostum." Diyerek sarıldı McMurdo'ya. Gülüyor ve yangını unutmuş gibi davranıyordu. McMurdo sesinin bile değişmediğini anladı. Her şey eskisi gibiydi ya da o öyle zannediyordu. Belki de o günü hiç unutamıyor gibiydi. McMurdo John Douglas'a onun sarıldığı gibi sarılmadı. Sadece delip geçen gözleriyle şöyle bir baktı. Douglas ise sarılmaktan vazgeçip ona bakmaya başladı. Şimdi ikisi de sessizce birbirlerine bakıyorlardı, sönmek üzere olan ve etrafa birkaç dakika önceki gibi ışık tutamayan mumdan başka bir şeyin hareketi yoktu. Birkaç saniye sonra sessizliği hareketiyle bozan McMurdo oldu. İçerilere doğru gitti, loş bir köşede, Douglas'a yeteri kadar uzak ve daha önce seçemediği küçük bir masaya yerleşti. Birkaç saniye öylece durup masanın yeşil ve yine rengi solmuş yüzeyine baktı. Ardından kafasını kaldırdı ve Douglas'ı gözledi. Az önce ayakta durduğu yerde duruyor fakat McMurdo'ya bakıyordu. Az sonra uzun süren sessizliği McMurdo bozdu. "Kalacak odan var mı John." Douglas bunu duyunca kâh sevinmiş kâh hüzünlendi. McMurdo'ya yavaşça başını salladı ve gidip yanına oturdu. "Bak Jack. O olay yıllar önce yaşandı, belki de artık olanları unutmalısın" Dedi McMurdo'ya. Bunları yavaş ve sakince söylemişti. Söylerken de kalın sesi yerini ince ve ona ait olmayan bir sese bırakmıştı. Fakat McMurdo unutmak istemiyordu. Hem defalarca bunu denemiş ama başarılı olamamıştı. Bunun nedeni hayatının her anında o güne dair izler görmesiydi. Ne zaman unuttuğunu düşünse karşısına dondurma yiyen ve mutlu mutlu dolaşan aileler çıkıyor veya benzer olaylar gerçekleşiyordu. Hem artık bununla yaşamayı öğrenmişti, canını sıksa da kendini dizginlemeyi başarabiliyordu. "Demek kalacak yerin var." Dedi Douglas'a. Bu konuda konuşmak istemediğini açıkça gözler önüne seriyordu. Douglas ise kafasını hafifçe sallamakla yetindi. Ve McMurdo'ya bakmaya devam etti. McMurdo ise cebinden birkaç sterlin para çıkardı ve Douglas'a uzattı. Yerde bulduğu paralardı bunlar. Bazen yerde birkaç sterline rast gelebiliyordu. Douglas parayı aldı ve McMurdo'ya bakmayı sürdürerek bir köşeye fırlattı. McMurdo paranın bir köşeye uçarken havada sallanışını izledi. "Paranı istemiyorum Jack." Dedi McMurdo'ya, hafiften sinirlenmişti ve sesi kalınlaşmıştı. McMurdo ise kendinden utanmış gibi bir edayla yere bakmaya başladı. Tahta zemin ona ilginç gelmeye başlamıştı ki Douglas konuşmasını sürdürdü. "Odan bir kat yukarıda, koridorun sonunda solda. İstediğin kadar kalabilirsin." Ardından hızla gizemli kapıya doğru ilerledi ve kapının ardında gözden kayboldu. McMurdo ise ayağa kalktı ve neredeyse sürünerek tahta fakat temiz merdivenlerden üst kata doğru çıkmaya başladı. Çıkarken merdivenin yüzeyinde toza rastladı. Durdu ve düşünceli bir şekilde merdivenin yüzeyine bakmaya başladı. Kendi evi de böyle miydi acaba?
| |
|
| |
Oliver Carter Redmond Kurtadam
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 14/09/13
| Konu: Oliver Carter Redmond C.tesi Eyl. 14, 2013 12:56 pm | |
| Karakter İsmi: Oliver Carter Redmond Karakter Yaşı: 20 Kurtkadın/Kurtadam: Kurtadam Örnek Rp: - Spoiler:
"Hadi ama neredesin?" dedim seslice ve arabayı çalılıklara doğru sürdüm. Daniel'in söylediği eski Yeraltı Hapishanesi buralarda olmalıydı. Zamana karşı yarışıyordum ve şuan her şey ters gidiyordu. Hava iyice kararmıştı ve cırcır böceklerinin sesi dışında ormanda çıt çıkmıyordu. Bu da beni geriyordu. Daniel "Bu geceyi atlatırsan her şey düzelecek Oliver" demişti. Arabanın camını açtım ve gökyüzüne baktım. Dolunay bütün görkemi ve ışıltısıyla beni takip ediyor gibiydi. Tam tepeye geldiğinde kim bilir neler olacaktı. Daniel'ın dönüşürken çektiği videolar aklıma geliyordu. Belki de acıya dayanamayıp ölürdüm. Bu da bir ihtimaldi sonuçta. Aslında korkuyordum, hemde çok fazla. Bu olmak istediğim şey değildi. Bunu ben seçmemiştim. Filmlerde izlerken her şey oldukça basit görünüyordu. Daniel bir anda kasabaya gelip bana gerçekte olduğum şeyi anlatınca ona gülmüştüm ama şüphe içimi kemirmiyor da değildi. O günden sonra araştırma yapmaya başladım. Şimdi de Daniel'in lanet olası eski aile mezarlığını bulmaya çalışıyordum. Bana orada dönüşebilirsin dediğinde "Çürümüş iskeletlerin arasında dönüşmemi bekleme" demiştim. Tabi daha sonra hapishanenin hiç kullanılmadan kapatıldığını öğrendim. Dönüşme sırasında bir de bana bakan çirkin kafataslarını çekemezdim. Tekerleğe sert bir şey çarpıp arabayı sarstığında düşüncelerimden sıyrılıp arabayı durdurdum.
"Bu da ne?" dedim ve arabadan yavaşça çıktım. Kafamı hızlı bir şekilde sağa sola çevirip etrafı gözlüyordum. İyice paranoyaklaşmıştım. Arabaya sadece büyük bir taş çarpmıştı. Ağaçların arasında ileriye bakınca etrafa taş sütunları dağılmış, kırk dökük bir yapının olduğunu farketttim. Arabayı oraya yanaştırıp indim ve dikkatlice yaklaşmaya başladım. Burası mezarlık olmalıydı. Örümcek ağlarıyla kaplanmış, yeraltına inen bir merdiveni vardı. Dallar çatırdamaya başlayınca kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Çalılıkların arasından küçük bir sincap çıkınca alnımdaki teri sildim ve arabaya doğru yaklaşıp çantamı aldım. Dolunayın tam tepeye çıkmasında daha vardı. Merdivenler sanki ilk adımımda parçalara ayrılıp dökülecek gibiydi. Yavaşça adımımı attım. Sonra ikincisini. Aşağı inene kadar akla karayı seçmiştim. Kapıyı bütün gücümle çektim. Gıcırdayarak açıldı. Uzun ve ince koridorun iki yanında da hücreler vardı. Daniel'dan duyduğuma göre burası 1800'ler de çok ağır suçlar için yapılmıştı. Suçlu bu hücrelerden birine kelepçelerle bağlanır. Aç ve susuz bir şekilde ölüp kemikleri toprağa karışana kadar orada kalırmış. Tabii bu gerçekleşmemiş ve bilmediğimiz nedenlerden dolayı bu hapishane kapatılmış. İlk gözüme kestirdiğim hücreye yaklaştım ve zincirini kırıp içeriye girdim. Yaklaşık 2-3 saat burada kalacaktım. "Dışarıya çıkmassam" dedim sesli bir şekilde. Çıkarsam büyük ihtimal bir sürü insan öldürüp katliam yaratırdım. Saatime bakınca az zamanımın kaldığını farkettim ve hücrenin kapısını çantamdaki zincirle yeniden kitledim. Çantamdaki diğer zincirlere baktım. Onlarda benim içindi. Zincirleri elime aldım ve bedenime dolamaya başladım
Yirmi dakika sonra her şeyim hazırdı. Kendimi karnımdan, ayak ve kol bileklerimden sıkı bir şekilde zincirlemiştim. Nefes alıp vermeye başladım. Daniel kendini kontrol etmek için nefes alıp ver ve sakin ol demişti. Uygulamaya çalışıyordum ama pek işe yaramıyordu. Bir dakikadan az kalmıştı. Korkuyordum. İşte tam o anda başıma saplanan şiddetli ağrı yere çökmeme neden olmuştu. Bağırdım ve başımı ellerimin arasına aldım. Sırtımdaki kemikler tek tek kırılıyordu. Boylu boyunca yere uzandım ve kıvranmaya başladım. Neden bu kadar yavaştı? Canım çok yanıyordu. Tenim sıcaktan kavruluyordu ve terliyordum. Yeniden saplanan o ağrı ve göğüs kafesimde ki kemiklerin çatırdama sesleri...Sanki biri kemiklerimi söküp yeniden takıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Hava girmesi için boş bırakılmış sütundan Dolunay'ın en tepede olduğunu gördüm. Dolunay'ın ışığı yüzüme çarpınca dişlerimin sivrileştiğini hissetmeye başladım. Tırnaklarım uzuyor ve elim büyük, bir o kadarda kıllı bir pençeye dönüşüyordu. Vücudumu kahverengi kıllar kaplamıştı. Saplanan son ağrıyla birlikte hırlamaya başladım. İstemsiz bir şekilde Dolunay'a döndüm ve ormanın sessizliğini bozar bir şekilde uludum.
Gözlerimi yavaşça açtım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Sanırım atlatmıştım. Dönüşmüştüm. Derin bir nefes alarak doğrulmaya çalıştım. Çok yorgun ve...ve çıplaktım. Ayağı kalktığımda o dehşet verici manzarayı gördüm. Etraf kan ve et parçalarıyla doluydu. Bunlar insan etiydi. Parçalanmış insanlar. Yere çöktüm ve korkunç manzaraya anlamsızca bakmaya devam ettim.
| |
|
| |
Sedona Treveaux Dükkan Sahibesi
Mesaj Sayısı : 5547 Kayıt tarihi : 30/03/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 1:04 pm | |
| | |
|
| |
Antonio Redmond Kurtadam
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 14/09/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 2:29 pm | |
| Karakter İsmi: Antonio RedmondKarakter Yaşı:18Kurtkadın/Kurtadam:Kurtadam Örnek Rp:- Spoiler:
Büyük yatağında bir yastığı kafasının altında diğerini kollarıyla sarmış bir şekilde Kış güneşinin aralanmış perdeden yüzüne vurmasıyla uyanmıştı Antonio. Kafasını kaldırıp odasındaki yatağının karşısında bulunan çalışma masasına ve köşedeki gitarlara baktı. Kafasını geri yastığa koydu ve kollarındaki yastıkla yüzünü örttü. Uyku onun tek sevgilisiydi. Onunla kimse ayıramazdı Antonio'yu. Ne kadar uğraştıysa da uyuyamadı. Suratındaki yastığı ileriye fırlattı ve ellerini yumruk yaparak yatağa vurdu. Kafasını kaldırıp yatakta bağdaş kurdu. Gözlerini kaşırken esniyordu. Hala uykusu vardı ama uyuyamıyordu. Ayağa kalkıp altına şortunu giydi. Masadaki telefonuna baktı. "1 Yeni Mesaj" Mesajı açtığında kayıtlı olmayan bir numaradan olduğunu gördü. "Bu sabah erkenden gitmek zorunda kaldım. Dün gece muhteşemdi bir ara tekrarlayalım." Bu neden odasında boş içki şişelerinin bulunduğunu açıklıyordu. Prensipleri vardı asla yatak odasında içki içmezdi. Yanında kızlar varsa ve sarhoşsa bu kuralını çiğniyordu sadece. Dün gece de böyle olmuştu demek ki. Üstünü giydi dışarı çıkarken botlarını giyerek kendini Woodrow’un karlı yollarına atmıştı. Yürürken karların çıkardığı ezilme sesi dünyanın en güzel sesiydi Antonio’ya göre. Sokağın sonundaki Kahve dükkanından kendine espresso almıştı. Geceden kalma olduğu için başı fena halde ağrıyordu. Rammstein – America şarkısıyla kendine geldi telefonu çalıyordu. Cebinden çıkarıp arayan numaraya baktı. Aynı numaraydı. Meşgule atarak. Kahve dükkanının camından bakmaya devam ediyordu bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Yavaş adımlarını sıklaştırıp ilerideki ilk köşeden sola döndü ve karanık bir ara sokağa girdi. Ailesine olanlar gözünün önüne gelmişti sinirlerine hakim olamıyordu hatırladıkça... Kurtadam formuna girmemek için kendini tutmaya çalışıyordu dönüşümü durdurmaya çalışıyordu o sırada elinden kahvesi düşmüştü. Derin nefes alarak sakinleşmeye çalışıyor intikam duygusunu bastırmaya çalışıyordu. Buz gibi soğuk hava oldukça sıcak gelmeye başlamış üstündekileri çıkarıp yere atmıştı. Duvarla buluşturduğu yumruklardan sonra kendine az da olsa gelmiş dönüşümü engellemişti. Olduğu yere oturup kafasını duvara dayıyarak kafa dinlemeye koyulmudu.
| |
|
| |
Purdie Carmichael Cadı
Mesaj Sayısı : 4183 Kayıt tarihi : 22/07/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları C.tesi Eyl. 14, 2013 2:54 pm | |
| | |
|
| |
Roza Pravdin
Mesaj Sayısı : 55 Kayıt tarihi : 19/11/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Salı Kas. 19, 2013 8:52 pm | |
| Ulrika Fasjovik 26 Kurtkadin Punik ben | |
|
| |
Sedona Treveaux Dükkan Sahibesi
Mesaj Sayısı : 5547 Kayıt tarihi : 30/03/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Salı Kas. 19, 2013 8:56 pm | |
| - Purdie Carmichael demiş ki:
- Rütbe verildi.
| |
|
| |
Ana Jørgen Kurtkadın
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 19/12/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Perş. Ara. 19, 2013 7:11 pm | |
| Ana Jørgen, yaşı bilemedim, kurtkadın Freki Jørgen, yaşı bilemedim, kurtadam Gher Jørgen, yaşı bilemedim, kurtadam *hallederiz elif | |
|
| |
C. Sturm Gaez Bakanlık
Mesaj Sayısı : 2419 Kayıt tarihi : 31/03/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Paz Ocak 05, 2014 3:25 pm | |
| | |
|
| |
Viktor Laufeyson Kurtadam
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 16/01/14
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Perş. Ocak 16, 2014 2:16 pm | |
| Viktor Laufeyson, 30+, Kurtadam Loki Laufeyson, 20+, Kurtadam nelif ben | |
|
| |
Krasimir Draganov Slytherin VII. Sınıf
Mesaj Sayısı : 283 Kayıt tarihi : 14/06/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Perş. Ocak 16, 2014 2:23 pm | |
| | |
|
| |
Charisma Harper Vampir
Mesaj Sayısı : 482 Kayıt tarihi : 25/05/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Cuma Ocak 17, 2014 9:22 pm | |
| Karakter İsmi: Charisma Harper, başvurdum değişime. Karakter Yaşı: 35+ Kurtkadın/Kurtadam: Kurtkadın. Örnek Rp: Selin. | |
|
| |
Clarissa Aure
Mesaj Sayısı : 1599 Kayıt tarihi : 10/01/14
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Cuma Ocak 17, 2014 9:49 pm | |
| | |
|
| |
Rosamund Sagewell Kurtkadın
Mesaj Sayısı : 70 Kayıt tarihi : 08/12/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Ptsi Ocak 20, 2014 8:25 pm | |
| Karakter İsmi: Rosamund Sagewell Karakter Yaşı: 30 iyi güzel sanki Kurtkadın/Kurtadam: Kurtleydi. Biç pıliiz. Kurthanım. Tamam tamam kurtkadın. Örnek Rp: bırışbin. | |
|
| |
Seth O'Hara Büyücü
Mesaj Sayısı : 724 Kayıt tarihi : 28/07/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Ptsi Ocak 20, 2014 8:35 pm | |
| Hallettim, hayırlı kurtluklar. | |
|
| |
Stasia di Raniari Kurtkadın
Mesaj Sayısı : 12 Kayıt tarihi : 28/01/14
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Salı Ocak 28, 2014 3:19 pm | |
| Karakter İsmi: Tarquin di Raniari Karakter Yaşı: 33 Kurtkadın/Kurtadam: Kurtadam Örnek Rp: Kıvo | |
|
| |
Raven Orlov Cadı
Mesaj Sayısı : 3016 Kayıt tarihi : 30/03/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Salı Ocak 28, 2014 3:21 pm | |
| - Seth O'Hara demiş ki:
- Hallettim, hayırlı kurtluklar.
| |
|
| |
Fridjof Jørgen Kurtadam
Mesaj Sayısı : 64 Kayıt tarihi : 26/07/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Çarş. Şub. 12, 2014 7:40 pm | |
| Fridjof Jørgen Kurtadam Yirmi dokuz olsun Sturm ve hallettim | |
|
| |
Kyle Forman Kurtadam
Mesaj Sayısı : 3062 Kayıt tarihi : 10/04/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Ptsi Mart 03, 2014 10:12 pm | |
| Karakter İsmi: Kyle Forman Karakter Yaşı: 21 Kurtkadın/Kurtadam: Kurtadam Örnek Rp: Hıı, mezuniyet belgem var? | |
|
| |
Ofélia Marcelline Cadı
Mesaj Sayısı : 730 Kayıt tarihi : 28/06/13
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Ptsi Mart 03, 2014 10:33 pm | |
| - Raven Orlov demiş ki:
- Seth O'Hara demiş ki:
- Hallettim, hayırlı kurtluklar.
| |
|
| |
Caine Langeais Kurtadam
Mesaj Sayısı : 18 Kayıt tarihi : 13/03/14
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Perş. Mart 13, 2014 1:36 pm | |
| Caine Langeais 40 Kurtadam Lucian Langeais | |
|
| |
Clarissa Aure
Mesaj Sayısı : 1599 Kayıt tarihi : 10/01/14
| Konu: Geri: Kurtadam / Kurtkadın Alımları Perş. Mart 13, 2014 1:38 pm | |
| | |
|
| |
| Kurtadam / Kurtkadın Alımları | |
|