Şu anda kullanıcı aktivasyonu yöneticiler tarafından yapılıyor. Eğer hali hazırda üye olmuşsanız/olacaksanız karakterinizin aktif edilmesi için infernium@outlook.com adresine mail atabilirsiniz. İsminizi ve karakter adınızı vermeyi unutmayın.

Infernium Yönetim
Şu anda kullanıcı aktivasyonu yöneticiler tarafından yapılıyor. Eğer hali hazırda üye olmuşsanız/olacaksanız karakterinizin aktif edilmesi için infernium@outlook.com adresine mail atabilirsiniz. İsminizi ve karakter adınızı vermeyi unutmayın.

Infernium Yönetim
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 kuş bakışı.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Maëlys Télesphore
Cadı
Cadı
Maëlys Télesphore


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 02/04/13

kuş bakışı. Empty
MesajKonu: kuş bakışı.   kuş bakışı. Icon_minitimePerş. Tem. 10, 2014 6:07 am

kuş bakışı. Tumblr_n78fozxAb01qgh2ixo1_500
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maëlys Télesphore
Cadı
Cadı
Maëlys Télesphore


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 02/04/13

kuş bakışı. Empty
MesajKonu: Geri: kuş bakışı.   kuş bakışı. Icon_minitimePerş. Tem. 10, 2014 6:10 am


İki metreye on metre ebadındaki masanın başındaki sandalye boştu. Ona en yakın olan karşılıklı iki sandalyede oturan Télesphore çiftinin önündeki tabaklarda etin beyazlığı pek gitmemiş olan tavuk göğsünden yapılma bir yemek duruyordu ve henüz servis edilmişçesine üzerinden dumanlar tütüyordu. Daha minyon bir vücuda sahip olan kişi, elinde tuttuğu çatal ve bıçak ile etini kesmeye çalışırken karşısındaki de ilk lokmasını ağzına götürmekteydi, acele etmeksizin. Başı hafifçe öne eğik olan, sağ elini kendine doğru çekerken dudaklarını da yavaşça hareket ettirdi ve kelimeler, kristal bir bardaktan içilen suymuşçasına hiç zorlanmadan, aksamadan ve rahatsızlık vermeden akıp gitti odada. Hizmetçiler ihtiyaç olursa diye geniş salonda kapının dışında duruyorlardı; zira çift, yemeklerini başlarında biri dikilirken yemeyi sevmiyordu. Yemek salonunun bundan kaynaklı boşluğunda aniden vuku bulmuş ve rahatsızlık vermenin yanına dahi uğramamış sözcükler, hiçbir eko girişiminde bulunmaksızın ortadan kaybolduklarında sol elini yukarı doğru kaldırmaya koyuldu kız. Yüzünde, bir savaşı kazanmış kraliçenin yenilmez ifadesi duruyordu sanki. Ortada olmayan bir harbin mutlak galibinin tebessümü…

Maëlys Télesphore, güçlü bir kadındı. Belki de bu dünyanın tanıklık edebileceği en güçlülerden biri. Çehresindeki hafif makyaja rağmen karşısındakini sofistike bir havaya sokan bakışları ile her daim huzurunuzu kaçırabilirdi; çünkü böyle durumlarda kimse ondan bir şey gizleyebileceğini düşünemez olurdu. Bunu seviyordu ve belki de yalnızca yarattığı etkidendir, çoğu vakitler böyle gezerdi. Esasında yeteneklerinin farkında olsa dahi onları tamamen gün yüzüne çıkarmayı amaçlamış biri değildi. Stratejik bir zekâsı ve manipülasyon becerisiyle, hitabet yeteneğinin de katkılarıyla oldukça başarılı şekilde insanları disipline sokabilir, bir evi çekip çevirmenin ötesine geçip bir krallığı dahi yönetebilirdi; lakin bu tarz yorucu şeylerin erkeklerde kalmasını yeğlerdi doğrusu. Bir kadının her zaman erkeklerden güçlü olduğunu iddia etmiş ve tahtın gerisinde bulunmanın her açıdan aynı anda hem daha kolay hem de daha zor olduğunu söylemişti bir defasında. Büyük ihtimalle az önce dudakları arasından çıkan isim ile bir muhabbetinde dillendirmişti tüm bunları: Agnès Télesphore. Gaëtan’ın halası olan bu kadın ile uyuşan çok noktası vardı ve onu severdi de bu kız. En çok da onunla sohbetlerini seviyordu şu evde. Daha üç yıl kadar önce neredeyse nefret ettiği ana aileden ayırabileceği yegâne insan oyken şimdi onlara dâhildi ve bunu başta kendi istemiyor olsa da sefasını sürebiliyordu Maëlys. En büyük yardımını da bu kadından almıştı, farkında olmasa da. Fakat şu günlerde ona oldukça üzüldüğü aşikârdı. Sürekli çalışma odasında duruyor, bir şeylerle uğraşıyordu ve yemeklere dahi katılmıyordu ki bundan hoşnut olmama sebebi görgüsüzlük düşüncesi yahut başka bir şey değildi. Aile ile uğraşmak adına yeterince boşladığı bireysel hayatının solmasından ve ötesinde, yemek yemekten dahi kaçar oluşunun doğurabileceği hastalıklardan öylesine korkuyordu ki esasında… Bu durumun en güçlü kadınların bile duygusal yönlerinin ağır bastığı zamanlar olabileceğini göstermesinden nefret etse dahi Agnès’ten edemiyordu açıkçası.


“Bu akşam da halan burada değil, Gaëtan. Onun için endişeliyim.” Sarf ettiği kelimeler tam olarak buydu ve o kadın için belki de hayatında ilk kez sıfat kullanmıştı. Normalde insanların büyük çoğunluğuna, kendisinden büyük ya da küçük olmalarına aldırmaksızın, ismi ile seslenirdi, en azından soyadıyla. Oysa şimdi, gerçekten de üzülüyor olmalıydı ki adını dahi ağzına almaktan kaçınmış; bilakis bir yabancıymış gibi lanse ederek içini biraz olsun rahatlatmayı denemişti. Ne kadar işe yaradığı muammaydı elbet. Denemekten zarar gelmeyecek olsa da denemişti işte.

Dudaklarını tekrar araladığında amacı o duru sesi ile bir şeylerin vuku bulmasını sağlamaktan ziyade dişleri arasına bir varlığı alabilmekti. İnsanoğlunun tüm vahşetini ortaya çıkaran bir tablo olarak nitelendirirdi yemek yemeyi Maëlys. İstediğiniz kalitede gümüşten çatal bıçak kullanabilirdiniz; ama dudaklarınızın gerisinde kalan her parça, doğanın bir kanununu yerine getirmek adına dişlere temas ederek sonuna bir adım daha yaklaşıyordu. Öldürülen her varlığı yok sayarak muazzam kibarlıkta sunulan her servisin sonucunda ağzın içerisinde çiğneniyordu etler. “Eğer ki bir canlıyı kibarca öldürmeyerek onun av özelliklerini koruyarak vahşice yeseydik de bu çiğneme kısmı olacaktı, araya biraz mesafe koyduk, birkaç işlem.” Bunu da yine Agnès’e söylemiş olmalıydı ve ondan da şık bir tebessüm aldığını çok iyi hatırlıyordu. Bu muhabbet elbette ki Gaëtan’ın okula başlayıp Maëlys’in ise küçük bir kız çocuğu olduğu dönemlere denk düşmekteydi. Daha sonrasında sofra adabını unutmuşçasına bıçağını kuzu etine öldürmeyi arzular gibi batırıvermişti, Agnès’in ağabeyine bakarak. Yalnızca ayıplanmıştı.

Çiğnemesini bitiren Gaëtan’ın onaylar hâldeki mırıldanması elbette ki kızı hiç bozmadı; çünkü eşinin de bu konuda kendisi kadar kafa yorduğunu biliyordu ve üzerine bu yemek masasında düşüp iştah kaçırmanın gereksizliği konusunda da oldukça iyi fikirler yürütebiliyordu adamcağız. Ne yapabilirdi ki zaten? Halası ile konuşmuş, onu biraz dinlenmek konusunda ikna etmeye çalışmıştı. Nafile. O hâlde konuşarak pek bir yere gelemezlerdi, en azından şu esnada, yemek yerken. Bunları daha önce irdelediklerinden sadece nezaket gereği söylemişçesine başka bir konuya atlama kararı aldı Maëlys. Dudaklarını hafif bir yay gibi kıvırdı, çehresine düşen gölgeli tebessüm altına pek çok fikri sığdırdı. O esnada aklından geçenleri mimiklerinden yorumlayabilecek kimseyi bulabileceklerine inanmıyordu kız; çünkü en usta uzmanlar dahi binlerce düşünün tek bir anda hücum ettiği bir ifadeden ana fikri çıkarabilecek kadar geniş hayal gücüne sahip değillerdi ona göre. Her biri, yalnızca çeşitli kalıpları ezberlemiş hilebazlardı ve biraz kreatif sayılabilirlerdi; ama yetersizliklerini yüzlerine vurmaktan asla geri kalmazdı Maëlys. Tüm bunları düşünmüyordu elbette şu esnada.

Etine uzanarak henüz çiğnemeyi sonlandırmış olan lokmasını yuttu ve zarif hareketler eşliğinde ince parmaklarıyla kavradığı çatalı ve bıçağı kullanarak tavuğu kesmeye devam etti. Ameliyatta görevli bir doktordan farksızca çok dikkatliydi şu an; yanlış bir hareketiyle tüm dünyası sonlanacakmışçasına ölü beden üzerinde bir takım işlemlere başlamıştı. Otopsi yapıyor olsaydı pek çok sonuç çıkarabilir ve rapor edebilirdi; ama amacı bu değildi, kesinlikle. Onun hareketlerinin anlattığı şeyler başkaydı: dikkatle izlediği yolun herkesi tatmin edecek bir sonuca ulaşacağını işaret ediyordu, parçalara ayrılacak olan bile gayet memnun kalabilirdi, eğer ki hayatta kalabilmişse. Neler olacaktı acaba?

Gümüş çatalı kavradığı elinin bileğini nazikçe döndürerek ağzına yaklaştırdı metal parçasına takılı eti. Az önce üzerine mutlak bir zaferin ifadesi konmuş olan yüz yavaşça gerildi ve yemeği yutmak istercesine aralandı dudakları. Ağır ağır çiğnedi, çiğnedikçe daha da dinç hissetti belki de oracıkta cadı. Aklında koşuşturan binlerce tilki, hantallaşarak bir hizaya giriyordu âdeta. Tam istediği gibi, her şey yolunda ve tadındaydı. Laflarını da yemeği ile beraber yutmamak adına dili ve dişleri aracılığı ile ağzında oynattığı et parçasının iyi çiğnendiğinden emin olarak kendisini midesine gönderdiğinde gözleri bir saniyeliğine hafifçe ışıldayıverdi. Ağzı hafifçe aralandı; lakin bu defa bir şeyleri söylemek niyetli.
Orlovlarla görüşmeliyiz.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maëlys Télesphore
Cadı
Cadı
Maëlys Télesphore


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 02/04/13

kuş bakışı. Empty
MesajKonu: Geri: kuş bakışı.   kuş bakışı. Icon_minitimePerş. Tem. 10, 2014 6:11 am

- rol oyunu sonu -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kuş bakışı.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Télesphore Malikânesi-
Buraya geçin: