Şu anda kullanıcı aktivasyonu yöneticiler tarafından yapılıyor. Eğer hali hazırda üye olmuşsanız/olacaksanız karakterinizin aktif edilmesi için infernium@outlook.com adresine mail atabilirsiniz. İsminizi ve karakter adınızı vermeyi unutmayın.

Infernium Yönetim
Şu anda kullanıcı aktivasyonu yöneticiler tarafından yapılıyor. Eğer hali hazırda üye olmuşsanız/olacaksanız karakterinizin aktif edilmesi için infernium@outlook.com adresine mail atabilirsiniz. İsminizi ve karakter adınızı vermeyi unutmayın.

Infernium Yönetim
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 pakt.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Gaëtan Télesphore
Büyücü
Büyücü
Gaëtan Télesphore


Mesaj Sayısı : 2629
Kayıt tarihi : 20/04/13

pakt. Empty
MesajKonu: pakt.   pakt. Icon_minitimePaz Tem. 06, 2014 8:12 pm


Müttefik üzerinden geçen iki ve dört hafta sonra.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gaëtan Télesphore
Büyücü
Büyücü
Gaëtan Télesphore


Mesaj Sayısı : 2629
Kayıt tarihi : 20/04/13

pakt. Empty
MesajKonu: Geri: pakt.   pakt. Icon_minitimePaz Tem. 06, 2014 8:16 pm


Bay Télesphore,
Ice, artık malikânede yaşamıyor. Kendisine ulaşabileceğiniz adres, gönderdiğiniz mektup ile birlikte ektedir. Mahremiyetinize saygısızlık olmaması amacıyla zarf kesinlikle açılmamıştır. Bilgilerinize.

Edgar Cresswell



Kendisine getirilmiş kalınca zarfın üzerindeki mührü dikkatsizce kırdıktan sonra içindekini yavaşça çıkarttı ve okuduğu yirmi küsür kelimeyi hiçe sayarak neredeyse tamamı boş olan kâğıdı buruşturdu. Boşu boşuna vakit kaybetmekten hiç hazzetmezdi, özellikle de Hikaru’ya göre zaman bu denli hızlı akarken.

Çekik gözlü büyücünün malikâneye yerleşmesi üzerinden geçen iki hafta boyunca ismi yalnızca bir kez anılmış olan Ice Lexy Cresswell’in buraya çağırılması hakkındaki kararı henüz iki gün önce verebilmiş olan Gaëtan Télesphore, eşinin de yardımı ile çok kısa bir davet mektubu hazırlayarak İngiltere’ye göndermişti ki kendisine böylesi bir cevap gelmesi durumu karşısında gerçekten de büyük hayal kırıklığına uğradı. Henüz gerekli kişinin eline ulaşmamış bir yazının manası ne olabilirdi ki? Her şeye rağmen iki ülke arasında hızlı şekilde iletişimi sağlamış olan baykuşuna teşekkürlerini sunabilirdi. Onu seçmesini Hikaru önermişti ve bu adamın böylesi işlerden anlaması gerçekten de garipti. Onunla olan sohbeti boyunca hayatının bir kısmını öğrenebilmiş, daha önce ismini hiç duymadığı bir arkadaşından haberdar olmuş ve dahası, kendisine ne denli yardımlar sağlayabileceğinin bilincine varmıştı. Farkına varamadığı ve kontrolünü elinde tutamadığı zekâsının oldukça büyük yararları vardı elbette; lakin bunların yanında, hayatlarına fazlasıyla dâhil olmak isteyişi onu biraz korkutuyordu. Esasında, Maëlys’in büyük desteği olmasaydı Hikaru ile aynı havayı solurken kendisini delirmiş bulabilirdi büyücü; zira çocuğun sürekli olarak bir tiyatro metninden kopyalanmışa benzeyen konuşma tarzına maruz kalıyor ama onun altındaki bilgilere hiçbir zaman ulaşamıyordu. Bu, elbette ki Gaëtan’ın salaklığından ziyade Hikaru’nun kurnaz yapısından kaynaklıydı. Bildiği her şeyi hiçe sayarak sanki yeni konuşmayı öğrenmiş bir bebekmişçesine konuşuyordu genel olarak, maksadı vakit geçirmekti. Yine de çok az da olsa mantıklı bir şeyler söylüyor ve öyle zamanlarda, gerçekten de dikkat kesilmenizi sağlıyordu. Tüm bunları bir kenara bırakıp gönderdiği zarfın aynı şekilde geri dönmüş olmasını umursamaksızın kâğıt parçasını yırttı ve kabuğu kırılmış bir yumurtanın içinden çıkan civcivi başka bir tanesine koyarcasına hızlı hamleler yaptı. Adres yazımı, gerekli mühürlemeler gibi işlemler yapıldıktan sonra baykuşu kullanmaya hazırlanan Gaëtan, odadan çıktıktan sonra hayatına müdahil olan insanın yanına gitti. Hikaru, dün akşamüzeri istediği kitabı bu sabah bitirmiş olarak camdan boş bahçeyi izleyerek ziyaretçisini bekliyordu ve kendisinin okumaya olan açlığını yok eden tek şeyin üşengeçlik olduğunu bildiren konuşmasından bir anekdot alıntıladı. Elbette tüm bu sohbeti, baykuşun geri geldiğini bildiren hizmetçi bölmüştü, yaklaşık on iki küsur saat sonra. Aceleyle çalışma odasına geçti ve gelen mektubu okumaya koyuldu, sanki Hikaru’nun tüm bu olanlardan haberi yokmuş gibi… Oysa her şey, onun kontrolünde ilerliyordu.

Ice Lexy Cresswell, yaklaşık bir hafta önce doğum yapmıştı ve gelebileceği en kısa sürede gelmeye çalışacaktı; fakat şu an için buna müsait değildi. Hikaru, dışarı çıkmayı kabul etmediği için onu davet edemiyordu ve eğer ki bu durumların ivediliğinden bahsedilmese kesinlikle şu an uğraşlarının arasına bunu dâhil etmezdi, bundan emin olabilirlerdi. Bu arada Hikaru’nun ne kadar garip biri olduğuna ve Gaëtan’ın kendisiyle bu konudaki münasebetine de göndermelerde bulunmuştu mektupta. Zaten çok bir şey söylemesine gerek yoktu, dediği gibi ilk fırsatta gelmeye çalışacaktı. Falan filan… Okumayı bitirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Agnès Télesphore
Cadı
Cadı
Agnès Télesphore


Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 25/02/14

pakt. Empty
MesajKonu: Geri: pakt.   pakt. Icon_minitimePaz Tem. 06, 2014 8:45 pm

- iki hafta sonra -



Agnès Télesphore, malikâneye hemen hemen bir ay önce gelmiş konukla pek alakadar olamamanın mahcupluğunu yaşasa dahi çalışma odasından çıkmaya pek de yeltenmemişti. Aslında oldukça güçlü bir kadındı ve kardeşinin kendini inzivaya çekercesine ortadan kayboluşu üzerine, yeğeni her ne denli çoğunu yönetse de, resmiyette tüm işler ona kalmıştı. Artık genç sayılmazdı, erken yoruluyordu Esasında onu en çok yoran şey, bu ailenin bir bireyi olmaktı. Télesphore olmak demek, doğumunuzla başlayan çok yönlü eğitimlerden geçmek demekti aynı zamanda. Adabı muaşeret, dini eğitim, cadılığa karşı direnmenin, cadıları avlamanın ve cadılığı kavramanın öğretisi… Ama en çok da sabırlı olmayı öğretiyordu bu ailenin bir parçası olmak insana. Babanın kendi gözleri önünde öldürülmesini izlemek, katiline saygı duymak ve ötesinde, katilin ağabeyin olması durumu... Katil olmayı dahi gerektiriyordu, babanı öldürmeyi, çocuğunu yalnızca saflığı korumak adına istemediği hâlde kuzeni sayılabilecek biriyle evlendirmeyi… Tüm bunlardan gerçekten de yoruluyordu ve eskisi kadar kolay rol yapamıyor, mimiklerini tebessümde sabitleyemiyordu da kolay kolay.

Boğazına bıçak dayanmışçasına soğuk, sivri bir ağrı saplanıp da düşüncelerinin yön değiştirmesinden birkaç dakika sonra kapısı çalındığında havada uçuşan tozlara vuran ışığı izliyordu Agnès. Günışığı, odanın güneyinden yeniyetme bir kız misali masumane kıvırtmalarla dolarken çarptığı her zerreciği titreştiriyordu âdeta. Kesinlikle bunu izlemekten bıkmıyordu ve ziyadesiyle keyifleniyordu her dakika. Yine de bir kapı tıkırtısının bunu bölmesi de kendisini pek hoşnutsuz etmedi; eğer bunlardan üç dakika önce, elinde kalemiyle aile tarihi hakkındaki araştırmalarını sürdürüyorken olsaydı tüm bu olanlar biraz gerilebilirdi. Şimdi gayet sakin bir ses ile girilmesini söyledi ve üstün gayretinden ötürü takdir ettiği için kişisel asistanlığına getirdiği Vlasta -Télesphore Ailesine hizmetleriyle ve sadakatleriyle meşhur Çek soylu Ctiradlara bağlıydı- yavaşça içeri süzüldü. Kardeşinin en yakın arkadaşlarından birinin yeğeni olduğunu duymuştu bu kızın ve bu nedenle, mesafesini çok iyi koruyordu. Nicéphore, etrafındaki herkesten öylesine kuşkulanırdı ki -çok yakın üç arkadaşı olduğunu sanıyordu Agnès, onlar hariç- herkesin peşine bir adam takabilirdi. Bundandır ki artık kendi akrabalarıyla dahi çok içli dışlı olamıyordu. Esasında evin başına geçmesinin de büyük bir etkisi vardı, otorite kurmalıydı. Aklından yavaşça defettiği düşünceler sonrasında naif kızın zarif sözlerinden Gaëtan’ın beklediği misafirin geldiğini anlamıştı. Elbette ki yeğeninin yanında kendisi de bilgilendiriliyordu; ama onun bulunamamasının da büyük bir etkisi vardı. Büyük ihtimalle arşivlerdeydi.

İngiltere’nin köklü ailelerinden birinin mirasçısı olan Ice Lexy Cresswell’in gelişinden önce çok da uzak olmayan bir zamanda, henüz bundan üç hafta önce doğum yaptığından haberdar edilmiş olan Agnès, konuğun çarçabuk diğer misafirin odasına alınmasını söyledi. Karşılamaya gelemediği için üzgün olduğunu, aynı zamanda da Gaëtan’ın kendisini bu işlerin aciliyeti konusunda bilgilendirdiğinden pek de burnunu sokmak istemediğini de iletmesini istedi. Akabinde yaptığı işlere geri döndü; fakat aklında ailesinin getirdiği zorlukların yerini almış olan merak vardı. Bu çocuklar neyin peşindeydi ve gelen konukla alakalı olan ivedi iş neydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ice Lexy Cresswell
Cadı
Cadı
Ice Lexy Cresswell


Mesaj Sayısı : 8624
Kayıt tarihi : 31/03/13

pakt. Empty
MesajKonu: Geri: pakt.   pakt. Icon_minitimePtsi Tem. 28, 2014 12:09 am


Télesphore ailesinin kırmızı mührünün basıldığı mektubu sol ayağında taşıyan baykuş hastane odasının açık penceresinden içeriye soğuk bir rüzgar misali süzüldüğünde derin bir uykudan yeni uyanmıştı Ice. Baykuş sessizce yatağının kenarına kondu ve başını naif bir biçimde geriye doğru atarken kısa çarpık bacaklarından birini ona doğru uzattı. Cadı yatağında hafifçe doğrularak hiç acele etmeden mektubu bağlandığı yerden aldı ve sonra pek de aşina olmadığı yazının oluşturduğu satırlarda gezdirdi buz mavisi gözlerini. Mektubun sahibi cadıyı şaşkına düşürmüştü itiraf etmek gerekirse. Buna rağmen kağıt parçasının içerdiği konuyu pek de umursuyor görünmüyordu. O sıralar kafasına taktığı daha önemli konular olduğu aşikardı zira. Doğum yapalı henüz bir hafta olmuştu. Kendisini pek iyi hissediyor sayılmazdı, zorlu bir doğum olduğunu söylemeyi ise pek gerekli görmüyordu. Ne kadar korktuğunu düşününce cadının içinde yeni bir kabus peyda oluyordu. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir hafta önce yapamayacağını kesin bir dille belirtip onu tek başına bırakan adam böyle bir şey yaşanmamış gibi dikilmişti karşısına bugün. Böyle bir durumda aldığı davete olumlu cevap vermek yapılabilecekler listesinde yer almıyordu ne yazık ki. Yatağının yanında bulunan beyaz komodinin çekmecesine ne olur ne olmaz görüsüyle yerleştirdiği bir tomar parşömenden birini çekip tüy kalemini kağıdın üzerinde aceleyle gezdirmeye başladı. Acele etse dahi estetik yazısından bir nebze olsun ödün vermeden o an davetlerini kabul edememe nedenleri üzerine birkaç satır karaladıktan hemen sonra değinmesi gereken birkaç nokta olduğuna karar vermişti. Sarışın cadının bebeğini bırakıp Télesphore malikanesine teşrif etmesi için ise aradan yaklaşık üç hafta kadar bir süre geçmesi gerekmişti.

Malikanenin sınırları içerisine girdiği an buz mavisi bakışları mimarinin en sevdiği tarzla buluştu cadının. Gotik bir biçimde inşa edilmiş malikanenin kubbeleri dilim şeklinde kesilmişti. Sivri birbirini keserek gökyüzüne doğru uzanan kemerler binayı soğuk aynı zamanda da kusursuz gösteriyordu. Vitray süslemelerle bezeli renkli camlardan oluşan bol sayıda pencere vardı. Ortaçağdan gelen bir esintiyle sarsılan cadı görkemli kapıdan içeriye adımını attığı an vakit kaybetmeden siyah saçlarını arkasında sıkıca topuz yapmış yirmi beş yaşlarında bir hizmetçi tarafından geniş holün sağ tarafında kalan merdivenlere yönlendirildi. İki kat yukarı çıktıktan sonra beyaz boyalı ahşap işlemeli bir kapının önünde durması gerekmişti. “Buradan sonrasını ben hallederim.” Keskin bakışları hizmetçi kızın yüzüne odaklandığında kız hafifçe başını sallamakla yetinmişti. Ellerini önünde birleştirdi ve topuklu ayakkabıları zeminde tok bir ses çıkarırken koridorda gözden kayboldu. Aynı esnada sarışın cadının eli kapı tokmağına uzanmıştı. Yavaşça içeri girdi. Şöminenin başına yerleştirilmiş kadife koltukta oturan büyücünün elinde kalın ciltli bir kitap vardı. Ice kitabın Sihir Tarihi ile alakalı olduğunu görmekten çok biliyordu. “Uzun zaman oldu Haruki.” Olduğu yerde dikilip çekik gözlü büyücünün kendisiyle göz göze gelmesini bekledi. Hikaru’dan en son haber aldığında genç adam önceliklerinin değiştiğine dair kısa ve anlamsız bir mektup yollamıştı kendisine.    

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
pakt.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Télesphore Malikânesi-
Buraya geçin: